- 31PAYLAŞIM
- 14Facebook
- 8Twitter
- 5WhatsApp
- 4LinkedIn
9 Ekim 2016 akşamı alınan CS:GO şampiyonluğu bizim neslin oyuncuları için sadece bir şampiyonluktan ibaret değildi asla, aksine koca bir nesil oyuncunun “kendini gerçekleştirmesi”ydi.
80’lerde ve 90’larda henüz çocuk olan, kimisi C64’ler, kimisi Amiga’lar, kimisi atariler, kimisi de koca koca arcade makinelerle bu kültüre adım atan ve sayıları her geçen gün -tüm engellere rağmen- artan gençler karşılaştıkları tüm olumsuzluklara rağmen ciğerlerinde taşıdıkları mücadele ruhunu sürekli bir adım daha yükseğe çıkarmak ve daima sahanın yıldızı olmak için türlü fırsatlar kovaladılar. Toplum tarafından türlü sıfatlar ve etiketlerle horlanmaktan tutun da satanist avına malzeme olmaya varana kadar çeşit çeşit ithamların altında bırakılan, hobilerinden koparılmaya çalışılan bu gençlerin bir kısmı o zamanlar turnuva hayalleriyle imkanları elverdiğince bir şeyler yapmaya çalıştı. Küçük şehirlerde arkadaş grubu arasında ufak tefek turnuva düzenlemekten tutun da, büyük şehirlerde internet cafelerde daha büyük çapta turnuvalar yapan ve içlerinden bazı kalburüstü çizgiye tutunmayı başarmış oyuncuların işi sponsorluklara, ödüllü turnuvalara taşıdığı sayısız irili ufaklı organizasyonla hayatımız geçti. Çok yetenekli oyuncularla karşılaştık, kimisi o kadar iyiydi ki ortaya koydukları oyun bizi ezip geçse dahi hayranlıkla seyretmekten, alkışlamaktan, elini sıkıp tebrik etmekten bir an bile sıkıntı duymadık. Bir kısmımız profesyonelliği kovaladı, çoğumuz hayatın akışından kurtulamadığı için bunu başaramadı ama o piyasanın hep bir ucunda kendisine kazdığı küçük oyukta bir şeyler yapmaya devam etti. Haber yazanlar, makale yazanlar, dergilerde çeşitli köşelerde yazılar yazanlar, forumlarda demirbaş üyelikten yöneticiliğe kadar farklı konumlarda türlü paylaşımlara ve tartışmalara katılarak topluluğa az ya da çok yön verenler, organizasyonlarda görev alanlar ve daha niceleri. Her biri bugün kazanılan başarının o noktaya yükselmesinde payı olan küçük ama kıymetli emeklerdi. Bir nesil kendi içerisinden bir şampiyon yetiştirdi.
Doğrudur, bugün Fransa takımında k1oshima’nın yanında bir kennyS veya Happy olsa Türkiye milli takımı şampiyon yerine sadece yarı finalist olarak kalabilirdi. İsveç takımı aslında sadece Ninjas In Pyjamas efsanesini sahaya sürse orayı talan edebilirdi. Danimarka kadrosu k0nfig, Niko, dupreeh, Xyp9x, karrigan gibi harika bir beşli olabilirdi. Katılan 96 ülkenin içinde daha birçok top-tier takım üyesi oyuncu muhakkak vardı ve her ne kadar Türkiye kadrosu gayet kabiliyetli oyunculardan oluşsa da iş dünya çapında bir başarıya geldiğinde yıllardır sahneyi dolduran bu isimler öne çıkacak olsa bu şampiyonada finali muhtemelen yalnızca rüyamızda görüyor olabilirdik. Gerek organizasyonun prestijsiz kalması, gerekse farklı sebeplerden ötürü bugün meydanın bize kaldığı gerçektir.
Ama mesele bu değil.
Önünde tamamen ekonomik avantajını kullanarak engeller oluşturmaya kendini adamış, geri kafalılıktan asla kendini kurtarmasını bekleyemeyeceğimiz, türlü politik olaylar neticesinde delirtilmiş bir anne-baba (ve nine-dede) kuşağı olan bu nesil 15-20 yıl boyunca kendini yırtarak bu başarıyı elde etti. Zamanında Fatal1ty gibi efsaneleri duyarak bu işin dünya çapına ulaştığını öğrenip üç kuruşluk İngilizce bilgimizle internette maç demoları kovalayan, replay izleyerek kendini geliştirmeye çalışan, 15-20 fps veren bilgisayarlarda tek başına oturup saatlerce pratik yapan oyunculardık ve en büyük hayalimiz bir gün hep o internette izlediğimiz Avrupa ve Asya oyuncuları gibi şampiyon olmaktı (ve tek karşılaştığımız şey deli yaftasıydı). Daha 5 sene öncesinde kendimiz bile dönüp kendimize baktığımızda “bizden bir şey olmaz” diyorduk, ancak son iki senede Balkan turnuvalarına açıldık ve şampiyon olmayı başaran takımlar çıkardık. Bugün de bizim için manası tartışmasız çok büyük olan bir Dünya şampiyonluğumuz oldu. Bizim için ilk mücadele bitti, sırada bir diğeri var. Şimdi sahneye çıkmayı başardık, sıra o sahnenin tozunu yutmuş tecrübeli isimlerin arasındaki yerimizi almaya geldi.
Belki bu akşam o kupayı ben kendi ellerimle kaldırmadım, ama bütün bir oyuncu nesli olarak bunu biz başardık. Kendi aramızdan kendi şampiyonlarımızı çıkardık. Bu yüzden bu gurur gerçekten de hepimizin.