Geçtiğimiz günlerde Polygon’da yayınlanan bir makale, İyi Adam Valve’e (Good Guy Valve) bakışımızı sorgulamıştı. Eldeki verilere göre ise, Valve ‘o kadar da‘ masum değil.

Bütün hikaye Valve’in Half-Life 2 için Steam kurmayı zorunlu hale getirmesiyle başlıyor. Valve, kullanıcılarını para olarak gören bir sistem olmayabilir. “İyi Adam Valve” algısının en büyük dayanaklarından biri de CEO’su Gabe Newell ile oluşturuluyor. Maillere komik yanıtlar verebilecek, ulaşmanın kolay olduğu yöneticiler, insanların “Bak, bu adamlar bizi umursuyor” diye düşünmesini sağlıyor.

Belki de İyi Adam Valve, gerçekten vardı. Ancak şu sıralar bu İyi Adam görünüşü, gözlüklerinin arkasından sırıtan, soğuk birine dönüşmüş durumda. Ve işin kötü yanı, İyi Adam Valve’in bir ara gerçekten olma ihtimali gün geçtikçe azalıyor. Her ne kadar bu pazarlama stratejisi iyi görünse de, sonrasında Valve’in kâr edebileceği bir şeye dönüşüyor: Kullanıcıların bedava iş gücünü elde etmek.

Valve pastada fazla olduğu dışında başka bir detayını bilmediğimiz bir dilimi kontrol ediyor. Bu sistemdeki en büyük güç kaynağının güvenini kazanan şirket, bize doğru olduğunu inandırdığı şeyleri yaptırıyor. Steam, başta Valve Counter-Strike’ı güncellemek için bulduğu kolay bir yoldu. Sonra şirket ofisinde biri şu fikirle geldi; “Neden biz Half-Life 2 için Steam’i zorunlu kılmıyoruz?”

ExtremeTech’in 2004’te yazdığı yazıdan bir parça şu şekilde:

“PC oyunları için alışılmadık bir şey olarak, Valve Software’den Doug Lombardi’nin de doğruladığı şekilde, Half-Life 2 kurulum esnasında bir çeşit internet bağlantısı istiyor.

Lombardi’ye göre ‘Bütün versiyonlar kurulum esnasında internet bağlantısı isteyecek’ ve bu şekilde oyuncunun elinde kopyanın doğruluğu kanıtlanacak. Bu, doğrulama/anti-korsan uygulaması sonrasında, Steam veya perakende olarak Half-Life 2 almış kişiler oyunun tek kişilik kısmını çevrimdışı olarak oynayabilecekler.”

Perakende versiyonun bile Steam kurulumunu zorunlu kılması, bunu satan bütün şirketlerin aslında kendilerini yavaşça batırmasından ibaretti.

Buna hemen inanmayan kesim ise Half-Life 2’yi biraz oynadıktan sonra ikna oldu. Gravity Gun ile Combine askerlerinin kafasına tuvalet fırlatıp, EULA’yı okumadan onayladılar. Team Fortress ve Left 4 Dead gibi yaratıcı yapımlar da bu yoldan giderek Valve ile olan ilişkilerin getirisinin götürdüklerinden fazla olduğunu düşünmemizi sağladı. İşe de yaradı. Kimse hiçbir şey düşünmedi.

Valve, bulut kayıt yöntemi ve korsanın müşteri hizmetleri sorunu olduğu tutumu ile güvenimizi kazandı. Steam, gelecekte sorgulanabilecek kararlar alsa da oldukça kullanıcı dostu bir şirket görünümündeydi. İnsanlar Steam’a alıştıktan sonra ise daha fazla şey duymak istemediler, bu da her üç satıştan birini Valve’e vermek istemeyenler için büyük bir sorun oluşturuyordu.

ONLARI GENÇ YAŞTA KAZAN

Steam’in tekelliği, oyuncular ve çoğu zaman basın tarafından oldukça olumlu karşılandı. EA 2011’de tanıttığı Origin istemcisini Battlefield 3 için zorunlu kılınca, insanlar Steam’de yaşadıkları sendroma geri dönerek şirketi aç gözlülüğü için suçladılar.

İki yıl önce yayınlanan bir forum gönderisinde, bir kullanıcının düşüncesi şöyle; “Origin’in elde edebildiğiniz oyun kısmı, sadece kendi verdikleri bedavalardan ibaret…Titanfall DLC’sini ve Wing Commander gibi bazı PC klasiklerini bedava almak güzeldi. Ancak bir adım geri atıp baktığınızda, mantıklı değil. Oyunları bedava veriyorlar, sorunlu olanları iade alıyorlar, ve bütün bunları kötü dizayn edilmiş bir dijital oyun servisi üzerinden yapıyorlar. Bu sadece EA’nın daha fazla güç ve daha fazla para isteyen açgözlü bir şirket olduğunu düşündüğünüzde bir anlam ifade ediyor.”

Bu tarz şeylerle beraber insanların arkalarını dönüp Steam’e sarılması şaşırtıcı olmadı. Geek.com’a göre, “Yapımcılar bazen Valve’in hegemonyasına karşı alternatif arayışına giriyorlar. Görünüşe göre EA, Origin ile beraber bunu oldukça ciddiye alıyor. Ancak bu üç yıl içerisinde bütün PC oyunculuğu Valve, EA, Blizzard, ve Ubisoft’un dijital platformları üzerinden dönecekse, bunun oyunculara bir yararı olmayacak.”

Valve’in sizin bütün bilgilerinize sahip, yaptığınız şeyleri takip ediyor olması sorun değil. Ancak bunu başka şirketler yapınca yanlış. Valve, Steam’deki her satışın 30%’unu alıyor olabilir, ancak kârını kendine saklamak isteyen şirketler açgözlü oluyor.

İşin garip yanı ise, çoğu Steam’den nefret eden kullanıcının yazılımı bilgisayarında tutmakta kararlı olması. Sekiz yıl önceki zorla yüklenen DRM’lerin endişesini bir kenara bırakıp, sanki tekel bir firma tarafından kullanılan kontrol & takip sistemi dünyanın en doğal şeyi gibi davranıp benzer bir ikinci sisteme savunulmaz bakıldı.

Steam İyi ve Origin Kötü. Steam İyi Adam Valve tarafından yönetiliyor, Origin ise EA’nın şeytan işlerinden biri. Değil mi?

SATIŞ YOK, HAK YOK, İADE YOK

Bir yerlerde biri, Valve’le olan iyi ilişkilerin, satın almaları iade etmeyecek kadar soğuk olduğunu farketti. Steam’in geri iade politikası tam olarak da 72 punto ile yazılmış “ne yaparsanız yapın”‘dan ibaretti. Eğer bir yerden aldığınız perakende oyun çalışmaz ise gidip iade edebilir, en kötü ihtimal ile aynı ürünün yeni bir kopyasını alırsınız. Steam’de ise bu lüks hiçbir zaman olmadı, hala da yok.

Bunun bir getirisi olarak insanların kafasında “İyi Adam Valve o kadar da iyi değil mi” düşünceleri oluşmaya başladı. Kimileri Steam’in Avrupa Birliği Yasaları’nı ihlal ettiğini öne sürdü. Yasalara göre, Avrupa Birliği’nden bir kullanıcı, aldığı ürünü 14 gün içerisinde herhangi bir sebepten dolayı iade hakkına sahipti. İyi Adam Valve’in çözümü ise şöyleydi; Avrupa Birliği’ne özel bir EULA ile iade haklarına sahip olduklarını tanıdı.

Mahkemede süren 18 ay boyunca ise Valve, süre kazanmak için bütün yolları denedi. Ne kadar kazandığını söylememek için çok çaba sarf eden şirket, yargıç Edelman’ı bıktırıp çileden çıkarınca, kağıt üzerinde olabilecek en nazik ‘ne yaparsanız yapın’ tepkisiyle karşılaştı. Şirketin savunması, diğer şirketlerin Valve’in ne kadar kazandığını öğrendiğinde anlaşma konusunda yaşayacağı sıkıntılardı. Yargıç bununla ilgili bir sebep görememişti.

“Valve’in net kârını incelemesek bile, Valve’in yüksek kazançlı işinin hilecileri, üçüncü parti yazılımcıları, muhtemel iş ortaklarını, patent trollerini veya sağlayıcıları nasıl şaşırtacağını bilmiyoruz…Benzer kâr ihtimallerini ortaya koyan bazı bilgiler çoktan kamuya açıldı, bunlar gizlilik istemi olmadan konuşuldu. Bu bilgilerden biri Valve’in Avustralya’da 2.2 milyon kullanıcısının olduğu ve dünya genelinde hizmet verdiği yönünde.”

İyi Adam Valve’in savunması ise, Avustralya’da iş yapmadıkları, sadece Avustralya’lı insanlara bir şeyler satıp karşılığında para aldıkları şeklinde oldu. Dijital yazılıma ‘goods’ (mal) diyen Valve’e karşı, Edelman şirketin Avustralya yasalarını çiğnediğini ve 3 milyon dolar ceza ödemesini istedi. Bu mahkeme için bir kazanç olsa da, 2015 yılında 3 milyar dolar kazanan bir şirket için devede kulak bile sayılmazdı.

Şeytan şirket EA’den tam 2 yıl sonra iade imkanı sağlayan Steam’a insanlar yine de kızgındı. Çünkü iadeler Steam Credit üzerinden yapıldığı için, Valve her türlü kazanıyordu. Neredeyse, İyi Adam Valve’in sizin paranızı geri vermeme gibi bir niyeti vardı. Steam’in bugünkü iade metninde bile mahkemedeki kaybın etkisini görmek mümkün:

“Avrupa yasası esasında yazılım satışları için cayma hakkı sağlamaktadır. Fakat hem kutusu açılmış kutulu yazılımlar hem de dijital bir biçimde sağlanarak son kullanıcı tarafından kullanılmış içerikler genellikle bu yasanın dışında bırakılmaktadır. Steam’de bir işlem yaptığınızda şu gerçekleşmektedir: Bir içerik veya hizmet, hesabınıza eklendiği anda AB yasal cayma hakkı da ortadan kalkmaktadır.

Steam olarak yasal sorumluluklarımızdan daha tüketici dostu olan bir şekilde dünyanın her yerindeki müşterilerimize gönüllü olarak iade hakkı tanımaktayız. Detayları şu bağlantıda bulabilirsiniz: http://store.steampowered.com/steam_refunds/

KAPA ÇENENİ VE BEDAVA İŞ GÜCÜMÜ AL!

İyi Adam Valve ve Steam İndirimlerinin müşterileri arasındaki döngüsel ve zararlı ilişkiye örnek olacak tek bir olay bile yok. Steam İndirimlerini ve bize getirdiği düşük fiyatları seviyoruz. Belki de düşük fiyatlardan öte, bunun hakkında dönen geyikleri, hazırlanan videoları, kanayan cüzdanları, indirim kuponları tarafından kovalanan insanları görmeyi seviyoruz.

İnsanların “gelecek etkinlikte harcanan paranın artması için heyecan algısının yaratılması”‘nı tanımlayan bir sözcükleri var, “marketing” veya pazarlama. Normal şartlar altında, pazarlama ciddi bir iş ve insanlar bundan para kazanıyorlar.

Ancak İyi Adam Valve’in dünyasında pazarlamayı milyar dolarlık şirkete her sene bedava (bazen iki kere) sağlayan bizden başkası değil, bu da şirketin satışta daha fazla kazanmasındaki rolümüz oluyor.

İşte bu, İyi Adam Valve’in korkutucu gücü. Kendisini “hepsinin üstünde bir hayırsever olarak durmaktansa, topluluğun bir parçası” olarak görerek, yardım ettiğimiz için iyi hissetmemize ve kendimizi önemli bir savaşta aynı saftaymışız gibi kandırmamıza izin veriyor.

“Bu tarz eğlence tecrübesini yaratmak için ortak bir isteğe sahibiz ve herkes bir şekilde destek veriyor.” Gabe devam ediyor, “Biri kendi PC’sinde DSL kablosunu kullanarak bir sunucu kurarsa hayırsever olur, biz bu insanların meslektaşlarıyız ve oyun dizaynının gerektirdiği şeylerden biri de bu” (Röportajın tamamını ingilizce olarak buradan okuyabilirsiniz)

Valve’in bizim paramızı ve iş gücümüzü aldığı bir ortamda meslektaş olma konusuna sonra geleceğiz. İnternet mimleri ile, yazılarla, sosyal medya gönderileriyle biz kendi kısmımızı yaparken, dostumuz Valve de kalanını yapıyor. Kalanı da parayı almak.

Ve bütün bunların ardından, oyunları oynamıyoruz bile.

BEDAVAYA ÇALIŞTIĞIMIZ GÜZEL BİR ARKADAŞLIK

2011’de İyi Adam Valve senaryoyu bozarak, umursamaz bir şirket olmadıklarını, hatta Dota 2, Team Fortress 2 ve daha sonra Counter-Strike GO’nun büyülü dünyasında oynamamız için bize Steam Atölye’sini açtığını gösterdi.

Ve bize bundan gerçek para kazanabileceğimizi söylediler! Bu eşyaları satın al ve bunu yapan 3D çizerleri kârın yüzde 25ini alsın. Bu işte hep beraberiz!

Yetenekli 3D çizerleri ellerinden geleni yaparak ortaya muazzam işler çıkardılar. Sonrasında ise Valve Steam Atölye çizerlerine dört yıl boyunca 57 milyon dolardan fazla ödediği ile böbürlendi. Bu, satışların sadece yüzde 25i olduğunu öğrenmeden önce bile iyi bir rakam. Bu da Valve’in biten 3D modellerinizi kaydedebileceğiniz bir form oluşturarak 171 milyon dolar kâr ettiği anlamına geliyor.

Valve’e göre, bu mükemmel bir anlaşma: Bütün zor işi sen bedavaya yap, belki hiç ödeme alamayacağını bil, ama umudunu kaybetme. Bu, endüstride haksızlığı ve sömürücülüğü ile bilinen “spekülatif iş” örneğinin biri.

Valve sizin işinizi diğer insanlara satıyor, ve her satışın büyük yüzdesini alıyor. Herkes kazanıyor, ancak Valve, marketin yönetim masrafı neredeyse sıfıra yakın olan ve sizi içerik çiftliğine katılmaya ikna etmiş şirket, en büyük kazanan oluyor. Siz, belki sizin için önemli olan zamanınızı ve emeğinizi harcıyorsunuz. Valve ise marketin bakımına koyduğu elemanın masrafı dışında bir masrafı olmadığı gibi, oldukça fazla gelir sağlıyor.

Anlaşmanın kendisi bile, dosyayı yüklemek dışında, herhangi bir ödemede payınız olmadığı yönünde bir maddeye sahip. (B maddesi son paragraf)

“Uygulamaya özel haklar dışında, Valve’in sizin Atölye Katkınızı değerlendirmesinin sizin tam tazminatınız olduğunu ve hakların Valve’e ve diğer abonelere geçmesi halinde herhangi bir hak veya tazminata sahip olamayacağınızı kabul edersiniz.”

Özel bir Atölye anlaşması ise sizin satış verilerinizi gizli tutmanız gerektiği yönünde zorluyor. Birine eşyalarınızın ne kadar iyi sattığını söylemek mi istiyorsunuz? Maalesef.

Yapılan röportajda Atölye çizerlerinden birinin açıklaması şöyle: “Çizerlerin atölyede tek başına yaşaması artık mümkün değil, ki bu önceleri Valve’in tekrar tekrar övündüğü bir şeydi”. Valve geçtiğimiz günlerde Dota 2 içerik üreticilerinin paylarını, tam da büyük International turnuvadan önce, neredeyse sıfıra indirdi. Çizerlere göre, yüzde 25 olan pay, yüzde 5 veya 7 civarına düşmüştü. Konuyla ilgili Valve’e ulaşmaya çalışanlar başarılı olamadı.

Artistlerin düşünceleri şöyle devam etti: “Her ne kadar bir önceki Major’e göre üç katı eşyam kabul edilse de, üç katı daha az para alıyorum. Durumlar beş kat daha kötü, ve buna satışların kendisinin daha kötü olduğunu katmıyorum bile”

Bu çizer, Steam Atölye’den onbinlerce dolar kazandı ve Steam Atölye’nin geleceği hakkında umutlu olmasa da, içerik üretimi ve modlamaya karşı hala bir sevgi duyuyor. Valve’in teknik ve araç destek ekibiyle arasını fantastik olarak tanımlayan bu kişi, iş finansal bir konuya gelince neredeyse sıfır kelime kullanıldığından bahsediyor. Yani bir bakıma Valve iş size bedava çalışmanız için araç sağlamaya gelince oldukça istekliyken, para konusu açılınca gitmesi gereken bir yer oluyor:

“Daha tecrübeli oyun çizerleri, özellikle AAA seviyesinde olanlar, atölyenin artık harcadıkları zamana değmediğini düşünüyor. Bu da zaman içerisinde eşya kalitesinin düşmesi anlamına geliyor. Sanki Valve’in kararlarının bir çoğu kendilerine kısa süreli kâr sağlarken, uzun vadede herkes için kötü bir hal alıyor.”

Dota 2 büyümeye devam ediyor, ve International turnuvaların bütün ödül parası, dergi puanı ve mücadele bileti alan (bu satışların da yüzde 75i valve’e gidiyor) oyuncular tarafından sağlanıyor.

Dota 2’yi desteklemeye karar verdiğinizde, İyi Adam Valve sizin paranızı alıyor, yüzde 25ini ödül havuzuna gönderirken, kalanını kendine saklıyor. Buna rağmen ödül havuzunun 2016’da neredeyse 20 milyon dolar olduğunu düşünürseniz, bunun, gelen paranın sadece dörtte biri olduğunu unutmayın.

The International etkinliği çok büyük, Dota 2 Steam’deki en popüler oyun, Steam Atölye çizerleri artık daha az para alıyor ve bunların yanında Valve’e ne kadar para kazandığı gibi terbiyesiz sorular sorduğunuzda kıyameti koparıyor.

Daha da kötüsü var. Dört yıl önce Dota 2’nin First Blood güncellemesi ile Valve, Steam Atölye öğelerinin Steam Topluluk Pazarı’nda tekrar satılabileceğini duyurdu. Eşyanın yaratıcısı her satıştan tekrar pay alabilecekti. Eşya üreticileri ihtimaller karşısında oldukça heyecanlanmıştı.

Eşyaların yeniden satışı şu sıralar tam gaz giderken, yaratıcılara söz verilen pay hala ödenmiş değil, Valve ise paranın nerede olduğu sorusuna cevap vermeyi reddediyor. Hatta bu makale yayınlanmadan önce Valve’e atılan e-postalar cevapsız kaldı.

Çizerin bu makaleye katkıda bulunmasının tek şartı isminin anonim kalmasıydı. Bunun da sebebi oldukça açık, İyi Adam Valve, eleştirilmeyi çok sevmiyor. Hatta bu endişelerin kamuya açılması kararı alındığında, bir grup atölye çizeri kendilerine anonim Reddit hesapları alarak bunu gerçekleştirdi.

Steam Atölye çizerlerine, Valve ile ilgili işlerinde sorun veya anlaşmazlık yaşadığında sahip oldukları haklar sorulduğunda verdikleri yanıt bütün konunun özeti niteliğinde oldu.

“Yok”

KABUSA DÖNÜŞEN RÜYA

Half-Life 2’den, muhtemelen avantaj sağlayan bir platformla beraber yayınlanacağı zamana kadar gelmeyecek oyundan, 14 yıl sonra İyi Adam Valve yerini kötüye kullanarak küçük bir gülümseme ile şaşırtıcı güç ve etki sahibi oldu.

Bir organizasyon olarak bile, İyi Adam Valve, Rüya Adam Valve gibi görünüyordu, çalışmak için can atacağınız tipten. 2012’de sızdırılan el kitabına göre, Valve’de çalışmak mükemmel bir resmin içinde yaşamak ve yaratıcılığın sınırında bir iş alanına sahip olmak demekti.

Ancak insanların sandalye tekerleklerindeki romantik kavram yavaşça yok olmaya başladı. Eski Valve çalışanları lise komiteleri ve sırtından bıçaklama ile dolu diyerek iç kültürü yerden yere vururken, başka bir mühendis masa düzenlerinin “dairevi hapishaneyi” andırdığını söyleyerek “hayatımın en kötü tecrübesiydi” dedi. Hatta Valve transeksüel bir çalışanın üstünün kendisini sürekli “it” (hayvan ve nesneler için kullanılan özne zamiri) diye refere ettiğini söylediği için dava bile geçirdi.

https://twitter.com/richgel999/status/551069551039766528

@LiaSae: “@richgel999 Şaşırdığımı söyleyemem, daha önce de sesler duydum, ancak duyduklarıma yine de üzüldüm. Umarım orada oluşan bazı yaraların iyileşiyordur”
@richgel999: “@LiaSae Valve için çalışmak benim Vietnam’ımdı. Sonunda seçeneklerime sahip oldum ve ‘kazandım’. Bir hafta sonra da çıktım.”

Aslında, mahkeme salonunda onun kilit şikayetlerinden biri de Valve’in onu, şirketin ürünlerini seven kişileri sömürdüğü ve çeviri hizmetini bedava verdirdiği konusunda bir duyar oluşturması sonucu kovduğu olmuştu. Tanıdık geldi mi?

İyi Adam Valve, dikkatli mühendisliklerden geçirilmiş psikolojik araçlar ile kandırdığı kişilere legal olarak sahip olmadıkları şeyleri para ile verip, bu esnada bir sürü ödenmemiş iş gücü ve spekülatif işi bulunan bir şirket. Ama “kötü” değil.

Bu İyi Adam, sizin etrafınızda olan, popüler ama onu üzmenin sizin için kötü olacağını bildiğiniz için kendinizi onun o kadar da kötü olmadığını, sadece diğer insanların fazla tepki gösterdiğini düşünmeye ittiğiniz biri gibi görünüyor. İyi Adam illüzyonu kaybolduğunda rahatsız gerçekler ile karşılacağız: Valve dijital kiralama hizmetlerinin bir türü, pişmanlık duygusundan yoksun, tekel olarak büyüyen ve satışların hepsinden yüzde 30unu keserek zengin olan bir şirketten başka bir şey değil. Bunu “oyuncuları üreticilerle birleştiren bir platform” adı altında yapması da cabası.

Bir şirket ki, size 15 dolar iade yapmamak için milyon dolarlık suçlardan kaçan ama kötü olmayan. Bir şirket ki, kötüye kullanan, az ödeyen, aldatan, üstünü örten ve neredeyse her zaman işbirliğine karşı çıkan, ancak kötü bir şey yaptığı görülmeyen.

Hayalimizdeki Gabe, mimlerdeki adam, kültürel savunma mekanizması, mutlu bir kurgudan ibaret olan ve insanlara kendilerini iyi hissettiren ve PC oyunculuğunun en büyük, en opak, kötüye kullanılabilir tekelini bilgisayarına kurmak için can attığı kişinin, aslında derinlerde bir yerde bizi hiç umursamadığını da biliyoruz.

Belki de uyanma zamanımız gelmiştir. Kim bilir.

XANTARES ve Calyx’in HTC 2vs2 Invitational Serüveni