E-spor sektörü yeni gelişmekte olan bir sektör. Muhtemelen birkaç yıl önce insanlara yapılan dünya şampiyonalarında milyon dolarlar verileceğini söyleseydiniz kimse size itibar etmezdi. Hatta oyuncular bile buna inanmayabilirdi. Ama şu an e-spor sektörü dudak uçuklatan bir bütçe olan 1 Milyar Dolara ulaştığını söyleyebiliriz. Bir oyun uğruna mücadele eden bir oyuncu olarak en yetenekli, gözü en keskin veya en sivri zeka olabilirsiniz. Ama iş oyun oynadığınız odanın dışına çıktığında değişmeye başlar. Ummadığınız bir baskı ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Yaşadığınız bir el titremesi ile sizi bekleyen bir e-spor kariyerini sizden sonraki kişilerden birine hediye edebilirsiniz.

Şu an profesyonel oyuncu olarak bu işten para kazanan oyunculara baktığımız yaş aralıklarının 18 ile 26 yaşları arasında olduğunu görüyoruz. Bu oyuncular için gelen takım teklifleri, sponsorluk anlaşmaları, turnuva ödülleri, verdikleri röportajlar ve bunları tam zamanlı bir iş olarak yapmaları onları alışık olmadıkları bir dünyaya atıyor. Diğer spor dallarına baktığımızda yetenekli görülen çocuklar takımlar tarafından keşfedilip büyüme dönemleri boyunca eğitiliyorlar ve bu işi profesyonel olarak yapacak yaşa geldiklerinde sorun yaşamadan forma giyebilir hale geliyorlar. Şu an ki yıldız oyuncular muhtemelen birkaç yıl önce arkadaşları ile odalarında oyun oynayan birkaç çocuktan farklı değillerdi. Aniden böyle bir dünyaya giriş yapan oyuncular için alışılması zor bir durum olması kaçınılmaz.

Weldon Green, 2016 yılında takımların yönetilme şekilleri için değişiklikler yaptırmaya çalışıyor. Kendisi Finlandiya’da ki Jyväskylä Üniversitesinde spor bilimi ve spor psikolojisi üzerine master yapmış bir spor psikolojisi antrenörü. Aynı zamanda önceden futbol ve yüzme dallarında koçluk tecrübeside var ve e-sporun mental yönünün mekanik yönünden daha önemli olması gerektiğini düşünüyor.

maxresdefault (1)

Klasik spor ile e-spor arasındaki en büyük farkın ne olduğunu sorulduğunda Green, “ Bence aradaki en büyük fark baskıdan kaçmak yerine onunla yüzleşmek.” cevabını veriyor. Takımlarda oynayan bir çok oyuncunun lise çağında çocuklar olup klasik sporda mücadele etmemiş kişilerden oluştuğunun altını çiziyor. Green sözlerine “Birçok insan oyunu eğlence için oynuyor. Daha sonra şans eseri kendilerini bir e-spor oyuncusu olmaya hazırlanırken buluyorlar ve yıllardır her hangi bir şekilde mücadele etmediklerinin tekrar tekrar farkına farkına varıyorlar.” şeklinde devam ediyor.

Weldon Green birçok takıma da psikolojik danışmanlık yapmış birisi. Hatta Kuzey Amerika Challanger Series takımlarından Ember’a haftalık yaptıkları seansların ardından koçluk yapmaya başlamış birisi. Danışmanlık yaptığı takımlar arasında TSM ve Fnatic gibi büyük takımlarda yer alıyor. Takımlara yardım etmesi gerektiği zamanlarda ilk unsur olarak aralarındaki iletişime odaklandığını belirtiyor Green. Takım arkadaşlarıyla nasıl yüzleşmeleri gerektiğini, agresifliklerini ve sakinliklerini düzenlediğini ve takımın birbirine iyi davranması üzerine çalıştığını belirtiyor. Tabi bunlardan sonra ise bir takım olgusunun oluşmasına önem veriyor.

17a85bd2b96d8c6371027f5791984aec

Weldon’ın görev aldığı takımların ve sorunların üstünden geçmek gerek. Bunlardan birisi TSM. Zaten kadrsounda sahip olduğu tecrübeli oyuncular ile göz dolduran TSM’in mükemmele giden yolda acımasız olduklarını vurgularken LCS’ten düşmeme mücadelesi veren Renegades içinse taze yetenekler oldukları için daha fazla deneyime ihtiyaçları olduğunu bu şekilde çok çalışmadan önce kendilerine esnek bir ortam yaratabileceklerinden bahsediyor. TSM’in ihtiyacı olan şeyin birbirlerine karşı çıkmak ve birbirlerini eleştirebilmek olduğunu sözlerine ekliyor Green. Renegades için ise takım olgusunun oluşması gerektiği, kazanırken beraber kazanmayı, kaybederken de beraber kaybetmeyi kabullenmeleri gerektiğini, birbirlerine güvenmeleri gerektiği üzerine terapi yaptıklarından bahsediyor.

Uzak doğulu oyuncuların batıdaki oyunculara olan farkı sorulduğunda ise sözleri uzak doğuda insanların sporda ustalaşmaya çalıştıklarından bahsediyor. Batıda durum mücadele üzerine kuruluyken Kore’de oyuncular önceki günden daha iyi bir oyuncu olmak için çabalıyor. Eğer bu tür uzak doğu takımlarından birinde iseniz ve takımı geriye çeken oyunculardan biriyseniz, birinin sizi sürüklemesi, çalışmaya zorlaması bir ayıp olarak karşılanır. Eğer bir oyuncu diğerlerinden geriye düştüklerini fark ederse pes etmez veya uyguladıkları sıkı antrenman programından şikayet etmez.

Green e-sporun hala tam potansiyeline ulaşmadığını düşünüyor. Bunun için e-sporun eğlence öğesi olmaktan çıkıp çocukların ufuklarını geliştirmesine yardımcı olacak bir araca dönüşmesi ile e-sporun tam potansiyeline ulaşabileceğini savunuyor. Eğer okullar ve gençlik örgütleri oyunların çocuklar üzerinde daha hızlı düşünme yetisi ve daha iyi yönetim yeteneği geliştirdiğini gördükten sonra toplumda daha kabul edilebilir bir hale geleceğine de değiniyor.

yellowstar-joins-tsm-title

Green’e hangi takımın ve oyuncunun onu etkilediği sorulduğunda ise, Fnatic’in takım olarak onu çok etkilediğini, çünkü oyunadıkları oyunda hem ustalaşırken aynı zamanda rekabetçi ruhu koruduklarından dolayı ortaya güzel bir karışım çıkardıklarını beliryior. En etkilendiği oyuncu ise TSM’in destek oyuncusu YellOwStaR olmuş. YellOwStaR hakkında ise “Ona nasıl daha iyi bir lider olabileceği hakkında eleştiride bulundum. 10 dakika içerisinde oyun içi ve sonrasında diğer oyunculara görev dağılımları yapmaya başladı. Ondan bu kadar kolay bir şey yapmasını istememiştim ama o zor olması gereken bir işi anında kaptı. Mütevazı ve merhametli ki bunlar bir liderde olmasını bekleyebileceğiniz gerekli 2 davranıştır.” Yorumunda bulunuyor.

Oyunun mekanik yanı kadar perde arkasında dönen mental sorunların çözülmeside önemli bir nokta. Bir takımın ihtiyacı bazen yaptığı antrenman saatleri yerine onları baskı altında tutan sorunların üstesinden gelmek olabiliyor. Yazının başında dediğim gibi e-spor yeni bir sektör ve sektörün ihtiyaçları gün geçtikçe artıyor. Mekanik başarınız size kapıyı açabilir ama mental cesaretiniz sizi o evin içinde tutmayı başarır.