Bir kaç gün önce iha.com.tr’de şöyle bir haber gördük. ÇOCUKLARIMIZI İNTERNET KAFELERDEN KORUYACAĞIZ
Haberin içeriği ise şöyle idi:

Hükümetin çocuk ve kadınlara yönelik projelerini de bir bir anlatan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Sema Ramazanoğlu, yoksul ailelere ücretsiz internet sağlanacağına da vurguladı.

Projenin önümüzdeki günlerde yasalaşacağına dikkat çeken Ramazanoğlu, “Tespit ettiğimiz belli gelir altındaki ailelere ücretsiz internet erişim paketi sunuyoruz. Bu ailelerin çocuklarına bir şekilde tablet veriyoruz. Bu çerçevede çocukları internet kafelerden koruyacağız. ‘ben internete girmek istiyorum’ diye sokağa çıkan çocuklarımızı bekleyen en büyük tehlike özellikle varoşlarda sigara, uyuşturucu, alkol ve bu üçgenin arkasından gelen suça bulaşma. Her yıl 150 bin çocuğumuz yeni bir suça buluşuyormuş. Bunların yaşları 13-16 yaş arası. Bir kere suça bulaştıktan sonra ikinci suça bulaşması daha çabuk oluyor. Biz çocuklarımızı uyuşturucu, alkol, sigara üçgeninden uzak tutarak, o suça ulaşmamak adına onları uzak tutmamız lazım. Bunun için bu tehlikenin potansiyel yerleri olan kontrolsüz internet kafelerden, çocuklarımızı güvenlikli ev ortamında tutacağız” ifadelerini kullandı. 

Bu satırları okuduktan sonra insanın aklına bu internet kafeciler dünyanın en pis, en leş terör örgütü gibi bir algı oluşuyor resmen.  Aile içinde alamadıkları eğitimi sanki internet kafelerde alıp militan oluyorlar, eline tineri, kelebeği alıp yol kesip haraç topluyorlarmış gibi izah edilmiş. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın ağzından dökülen bu cümleler ile ister istemez sorgulamaya başlıyoruz. Türkiye’de işlenen kadın cinayetleri de internet kafelere bağlanabilir mi? Biraz zorlasak bağlarız aslında burası Türkiye ne de olsa (!)

Bu satırları yazan ben birkaç gün önce 32 yaşını da aştım. Sene 2000’de internet kafe kanunu ve denetimleri (şu sertifikalar çıktığında) bir anda tüm kafelerin denetimlerle karşılaştığı, kapatıldığı vs. dönemleri de gördüm. Kafelerin bir kısmının kumar, uyuşturucu vb. kullanan kişilerce açılmış olması, işletilmesi ya da oraya o tip işlerle uğraşan insanların uğruyor olması tüm ülkedeki internet kafelerin “kötüdür” etiketi yemesini mi sağlar? Yukarıda yazılanlar göz önüne alındığında evet bu anlam çıkıyor.

Hatırlatmak isteriz, Türkiye teknolojik olarak ilerlemeyi sürdüren bir ülke. Özellikle internet kafelerin ülkede bu kültürün yayılmasında payı büyük. Elektronik spor kavramında lisanslı oyuncu mevzusuna girişilmesi, Dijital Oyun Federasyonu’nun geçmişte kurulması, stadyumların kapatılıp turnuvalar düzenleniyor olması büyük gelişmeler. Yükselen değer olarak e-spor, eğlence sektöründe adım adım ilerliyor.

Bu konuda da internet kafeci dostlarımızın payı büyük. Takım kuran, turnuvalara katılan oyunculara kariyer basamaklarında çıkarken yeri geliyor koçluk yapıyorlar, yeri geliyor sponsor oluyorlar, yeri geliyor abi tavsiyesi veriyorlar.

Pire için yorgan yakan, çocukları sosyalleşmenin önüne geçecek, asosyal eve kapanmış bireyler olarak niteleyecek her eve ücretsiz internet, bilgisayar vb. kampanyaların gelecek nesil için yarardan çok zararı olur. Geçmişte bas bas eve kapanan oyuncular için “asosyalleşiyorlar, bilgisayarı yasaklayın” beyanatlarında bulunan Reha Muhtar gibi insanlardan çok çeken bir nesilin mensubu olarak bunları yazma gereğinde hissettim kendimi.

İnternet kafeci dostlarımız da eminim aynı düşünceleri paylaşıyorlardır. Maddi olarak bir korkuları da olduğunu sanmıyorum, kafeyi kapatır biraz zorlanır dönerci açarlar yine kazanırlar. Aynı müşterileri (ki biz onlara müşteri değil dostlarımız diyoruz) yine gelir yemek yerler. Çünkü bu sektör büyük bir aile. Oyuncusuyla, takımıyla, turnuva düzenleyen firmasıyla, oyun firmalarıyla, internet kafecileriyle çok büyük bir aile. Tüm Türkiye’ye yayılan bir aile. Biz ise bir avuç bu işin medya kısmında yer alan insanız. Üzüldüğümüz nokta ise böyle talihsiz açıklamalar oluyor.

Umarız gelecekte bunun benzeri bulunduğumuz sektörü kötü etkileyecek daha fazla beyanatla karşılaşmayız. Siyasi belirsizlikler ve ekonomik sarsıntılardan fazlasıyla etkilenen eğlence sektörü ile paralel duran bir sektörde yer aldığımızdan, fazlası ile kırılgan gidiyor bizim tarafta projeler…