Türkiye Overwatch Şampiyonası’nın E Grubu’nu birinci sırada bitirip, son 16’ya kalma hakkı elde eden Potato Aim Gaming’le beraberiz.
- Takımınızı tanıyabilir miyiz?
Merhabalar, bizler Highest e-Sports Club adı altında oynuyoruz. Şampiyona içerisinde ismimiz kurallar sebebiyle “Potato Aim Gaming” olarak yer almakta. Takımımızın içerisinde ki oyunculardan başlayayım tanıtmaya;
Can “KazrogalX” Çetinkol, kaptan ve destek rolünde yer alıyorum. 22 yaşındayım, Hacettepe Üniversitesi’nde Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümü öğrencisiyim.Uzun yıllardan beri Esports ile ilgileniyorum. Esports hayatıma ilk başladığım oyun Starcraft II oyunuydu. FPS oyun deneyimimi Battlefield sayesinde kazandım. 5 yıl kaptanlık, 3 yıl koçluk deneyimim var. Çeşitli oyunlarda amatör takımlara kaptanlık ve koçluk yaptım. Bazıları kendi takımlarımdı. Overwatch oyununda kurduğum ilk takım olan Crusaders of Jerusalem’in kaptanlığını yaparken aldığımız bir çok başarı beni bu oyuna bağlamaya yetti. Hacettepe Üniversitesi Elektronik Sporlar Topluluğu’nda Overwatch Koordinatörlüğü yapıyorum. Üniversite adına kurduğum Overwatch takımınında mentorluğunu yapıyorum.
Berke “Savior” Erol, tank rolünde yer alıyorum. 20 yaşındayım, Gazi Üniversitesi’nde İstatistik bölümü öğrencisiyim. Overwatch oyununu ise çıktığı günden beri ciddi bir şekilde oynamaktayım. Herkesin çabalaması sonucunda takımca iyi bir yere geleceğimize inanıyorum. 3-4 sene FPS oyun türü deneyimim mevcut. Overwatch topluluğu içerisinde takımlara girmişliğim oldu.
Berk “Izual” Aydın, DPS rolünde yer alıyorum. 21 yaşındayım. Yaklaşık 5 yaşından beri FPS türü oyunlar oynuyorum. Overwatch çıktığı ilk günden beri oynuyorum. Takımımızın desteği büyük, oyuncularımızın performansları oldukça yerinde. Herkesin çabasıyla bir yerlere gelebileceğimize inanıyorum.
Hakan “Allison” Arslan, destek rolünde yer alıyorum. 16 yaşındayım. Oyun çıktığından beri ciddi bir biçimde Overwatch’ı oynuyorum. Bulunduğum bazı takımlar oldu. Şuan HESC ile birlikte olmak oyuna dahada bağlanmamı sağlıyor. 8 senelik bir FPS türü oyun deneyimim var. GeForce Cup etkinliğinde 1.liğimiz var.
Ege “Panderia” Saygın, flex rolünde yer alıyorum. 20 yaşındayım. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde İngilizce-Fransızca Mütercim Tercümanlık bölümü öğrencisiyim. Uzun süredir varolan FPS deneyimime Overwatch oyunuyla devam ediyorum. Oyun çıktığından beri ciddi olarak oynamaktayım ve takımca iyi şeyler yapacağımıza inanıyorum. Bu süreden bahsetmek gerekirse 9 senelik bir FPS türü oyun deneyimine sahibim.
Tolga “iXanadusXyde” Kılıçalp, DPS rolünde yer alıyorum. 24 yaşındayım. 6 senedir FPS türüyle meşgulüm. İlk oynadığım FPS oyunu Team Fortress 2’di. Overwatch çıktıktan sonra Team Fortress 2’ye ara verip Overwatch’a başlama kararı aldım ve oyunu betasından beri oynuyorum. Son olarak takımımla iyi bir başarı yakalayacağımıza inanıyorum. GeForce Cup’da 2.liğimiz mevcut. Çeşitli takımlarda yer aldım.
- Takımınız nasıl bir araya geldi, kurulma aşamanızı sizden dinleyebilir miyiz?
Takımımızın bir araya gelmesi biraz uzun bir konu aslında. Oyunun ilk başladığı zamanlardan sonra yaklaşık 1-2 ay süre geçtiğinde Crusaders of Jerusalem isimli bir takım kurmuştum ve oradan takıma aldığım insanlarla beraber başladı her şey aslında. Çevremin genişlemesi, insanlar tarafından tanınmam ve oyuncularla çok daha rahat iletişime geçebilmem ilk kurduğum takım sayesinde oldu. Mevcut takımımız da bile hala o takımdan 1 adet oyuncu bulunuyor. İlişkimizi hiç koparmadık ve şimdi yine birlikteyiz. Onun haricinde takımımızın içerisinde oyuncuların her biri arkadaşın arkadaşı gibi durumlarda bulunuyor. Bir kişiyi arkadaşın arkadaşı olarak aldık, diğer kişi arkadaşını çağırdı, öyle öyle derken takımı 6’lamış olduk. Geçtiğimiz zamanlarda ilk oyuncu değişikliğimizi yaptık ve son aldığımız oyuncuyu yine takım içerisinden bir arkadaşımızın referansı ile bulduk.
- Takım olarak başarınızı nasıl buluyorsunuz?
Takım olarak başarımızı gerçekten iyi buluyoruz. İlk kurulduğumuz zamanlar oynadığımız Avrupa takımlarına karşı çok iyi şeyler yapamıyorduk, kendi ortalamamızda olan takımlara karşı zorlanıyorduk. Üstü olanlara hiç bir şey yapamıyorduk. Takımımız mevcut pozisyonundan pek memnun değildi. Kaptanlığı ben üstlenmiyordum o zamanlar. Mevcutta bulunduğumuz takımdan ayrılmak ve oyuncu değişikliği için sürekli kendi aralarında konuşuyorlardı. Bende genelde takımın bütün işlerini hallediyordum, söz hakkım vardı fakat “takım kaptanı” değildim. Bunları üstüme aldım ve gerekli değişimleri yaptım. Takım içerisinde ki mutluluk ve oynama isteği çok daha üst seviyeye çıktı. Böylelikle kendi ortalamamızda olan takımları çok rahat bir şekilde yenmeye başladık ve 300-400 SR üstümüzdeki takımları da yenmeye başladık. Her gün oynadığımız antrenman maçlarında Avrupa takımlarına karşı böyle iyi karşılıklar vermek bizim için güzel bir ilerleme oldu. Oynadığımız çeşitli Türk takımlarına karşıda başarı almış olmamız bu güzel ilerlemeyi lig içerisinde sürdürebileceğimizi de göstermiş oldu.
- Şampiyona aşamasına kadar takım içinde hiç sorun yaşadınız mı? Yaşadığınız sorunları nasıl aştınız?
Şampiyona aşamasına kadar takım içerisinde sorunlar yaşadık elbette. Bunlardan ilki; ilk bulunduğumuz takım içerisinde takımın hiç mutlu olmaması ve istediklerinin hiç birinin yapılmıyor olmasıydı. En basit şeylerin bile yapılmıyor olması takımın moralini son derece bozuyordu. Oynadığımız zamanlarda hem buradan gelen bir performans düşüklüğü hem de değişmesini istedikleri oyuncu yüzünden ekstra bir performans düşüklüğü yaşıyorduk. Kimi zaman oynamak bile istemiyordu oyuncular. Bahaneler ile antrenmanlar erteleniyordu. Kaptanımızın takım ile hiçbir şekilde ilgilenmemesi, sürekli geziyor olması ve ciddiyetin 0 olması da büyük sorunlardan biriydi. Nasıl aştığımıza gelirsek eğer; oyuncuların her biriyle kişisel olarak görüştüm. Hepsinden aldığım ortak kararlara göre kaptanlığımı üstüme geçirmek istedim. Mevcutta bulunduğumuz takım yönetimine bunu sunduğum zaman otomatik olarak kabul ettiler ve toplululuk içerisinde bunu resmi olarak belirtmek istediler. Herkes böylelikle memnun oldu ve sonraki değişimleri topluluk kararıyla yapmaya başladım. Oyuncu değişikliğinden sonra herkesin oynama isteği geri geldi diyebilirim. Bahsettiğim gibi çok daha üst seviye şeyler yapabildiğimizi gördük. Takımdan ayrılmak istediğimizi de yönetime belirterek, ayrılmış olduk ve kendi ismimiz olan “Potato Aim Gaming” adı altında turnuvaya katıldık. Bundan 3-4 gün sonra ise “Highest e-Sports Club” tarafından teklif aldık. Teklifleri değerlendirdikten sonra isimleri altında oynamayı kabul ettik. Bundan sonra hiç bir aşamada takım herhangi bir sorun yaşamadı.
- Takımınız içinde sizce en yetenekli gördüğünüz oyuncunuz kim ve hangi rolde oynuyor?
Takımım içerisişnde en yetenekli gördüğüm oyuncu; Ege “Panderia” Saygın oluyor. Oynadığımız Türk takımları hatta Avrupa takımlarının bile kıskandığı bir oyuncu. Flex rolünde oynuyor kendisi ve ben fazlasıyla beğeniyorum. Takımda fazlasıyla memnun. Oyuncularımın her biri gerçekten eşsiz insanlar. Hiçbiri arasında yetenek farkı asla ayırt edemem ama sorunun yapısına göre bir tık daha üst olan oyuncumuzu yazmak istedim.
- Overwatch ile ilgili turnuva alanında mücadele etmeye sizi iten nedir?
Uzun yıllardır oyunlarla ilgili ciddi anlamda uğraşıyorum ve bunlar genelde mücadeleci anlamında oluyor. Çeşitli oyunlarda ciddi anlamda ilerlemeler kaydettim. Overwatch çıkmadan önce söylediğim ilk cümle şu olmuştu: “Ben bu oyunda takım kurarım ve yükselebildiğim yere kadar çıkarım” demiştim. Gerçekten oyun ilk çıktığı günden sonra ilk takımımı kurduğumda Türkiye üzerinde yapılan ilk turnuvaların hepsine katıldık ve çoğunda derece elde ettik. Avrupa turnuvalarında da ilerlemeyi başarmıştık. Oyunun ilk zamanlarına göre bakılınca Türk takımı için gayet iyi bir dereceydi. Overwatch beni hep turnuva alanında mücadele etmeye itti diyebilirim. Oyunun mücadeleci, eğlence modu ya da seviye kasması gibi şeyler beni çok alakadar etmiyor. Benim için önemli olan şey takımımla aldığım başarı ve turnuvalarda gösterdiğimiz ilerlemeler. Esports içerisinde genelde hep böyle oldum ve aynı şekilde devam ediyorum.
- Overwatch’ı benzer mücadeleci yapıdaki oyunlardan ayıran şey nedir?
Tamamen oyunun kullanıcıya sağladığı atmosfer diyebilirim. Oyuncu kitlesi, kullanıcıların çokluğu, oyunun sağladığı haritalarda kullandığı atmosfer, oyunun kullanıcıya cazip gelmesi ve insanların mücadeleci ruhuna işleyebilmeleri bana göre ayıran en önemli şeylerdir. Oyunun mücadeleci modu benim ruhuma tamamen işlemişti. Oyunun atmosferi gibi şeylerde tamamen beni çekmeye yetmişti. Tabiki oyunun Blizzard şirketine ait olması da kişisel bir durum olarak beni çekmeye yine yetiyordu. Blizzard oyunlarına küçüklüğümden beri bağlı olduğum için bu oyuna balıklama atlamıştım.
- Overwatch’ın espor alanındaki geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Overwatch’ın Esports anlamında geleceği var. Avrupa genelinde son derece güzel gittiğini söyleyebilirim. Hatta geçtiğimiz günlerde elemeleri yapılan “Overwatch Contenders” turnuvasına bile NA ve EU olarak toplam 1400’e yakın bir sayıda takım katılmıştı. Şuan için yeni turnuvalar yine düzenleniyor. Sadece profesyonel oyuncu ve takımlarına hitap etmeyen çeşitli turnuvaları ile Esports alanında geleceğini sürdürüyor diyebilirim. Türkiye açısından bakarsak, oyun ilk çıktığı zamanlarda toplulukların yaptığı turnuvalardan alınan geri dönüşlere göre, takım sayısı oldukça azdı. Sponsor içerikli olan turnuvalara katılım 1 tık daha artıyor. Günümüzde olan lig için konuşursak eğer, Türkiye’nin Overwatch anlamında geleceği için önemli bir adım atılıyor. Blizzard’ın Türkiye’ye destek vermesi çok önemliydi. Katılan takımların bir çoğu iddialı isimler ve kendilerini bu alan içerisinde göstermek istiyorlar. Bu sezondan sonra eğer liglerin devamı getirilirse Türkiye içerisinde Overwatch daha fazla yükselir diyebilirim.
- Takım olarak eğlenmek için mi oynarsınız kazanmak için mi?
Takımımız sadece kazanmak için oynar. Antrenman öncesinde el ısındırmak için bile eğlence modunu tercih etmiyoruz. Yine başka bir Avrupa takımı bulup onlarla elimizi ısındırıyoruz. Orada bile tamamen ciddi ve kazanmak için oynuyoruz. Kaybettiğimizde herhangi bir bahanemiz olmuyor. “Nede olsa eğlencesine oynuyorduk” gibisinden cümleler hiç bir zaman kurmuyoruz.
- Overwatch topluluğu hakkındaki düşünceniz nedir? Seyirci anlamında yeterli buluyor musunuz?
Overwatch’ın Türkiye topluluklarının içerisinde yer alıyorum kişisel olarak, bir grubun Turnuva Komite Başkanlığı’nı yapıyorum hatta. Topluluk mücadeleci manasında biraz düşük kalıyor. İnsanlar daha çok eğlenmek ve arkadaş edinmek amacıyla bu oyunu oynuyor. Binlerce gözle görülen ve iletişim kurabileceğiniz Türk oyuncular var. Fakat takım sayısı buna nazaran fazlasıyla az kalıyor. Seyirci anlamında yeterli bulmuyorum. Ne yazık ki Türkiye içerisinde seyirci anlamında rağbet gören 1-2 adet oyun var. Onun haricinde oynanılan hiç bir şey izlenmiyor ya da tercih edilmiyor seyirci tarafından. Her akşam ya da gün içerisinde canlı yayın sitelerinde Türk Overwatch yayıncılarına bakarsanız eğer 10-15 seyirciye zor ulaştıklarını görebilirsiniz. Profesyonel bir Overwatch oyuncusu olarak bunu görmek benim canımı yaksada yapacak hiç bir şey bulunmuyor bu konuda. Tamamen sabretmek gerekiyor. Bu sezon içerisinde seyirci sayısında artış bekliyorum. Umarım bu sezon sonrasında seyirciler aynı seviyede kalır ve izlenme oranı öncesine göre artar.
- Şampiyona antrenmanlarında nasıl hazırlandınız?
Haftanın 5 günü antrenman yapıyoruz. Bu günler değişken olabiliyor. Oyunculardan birinin ya da benim kişisel olarak herhangi bir problemi olduğunda erteleyebiliyoruz. Fazla esnek olmamakla beraber anlayış bakımında esneklikler yapıyorum antrenmanlar için. Genelde bir gün içerisinde akşam saatlerinde oynuyoruz. Ondan öncesinde herkes yemeğini yemiş ve hazır bir şekilde bilgisayar başına geliyor. Tabi gün içerisinde herkes yine normal oyununu oynuyor. Gerek birlikte gerek tek başlarına ellerin sıcak kalması sağlanıyor. Toplandığımızdan sonra ise genel olarak takımca 1 oyun el ısındırmak için ortalama seviyede bir takım buluyoruz ve onlarla oynuyoruz. Sonrasında ise kendi ortalamamızın üstünde takımlar bulmaya çalışıyoruz ve gün içerisinde 4 farklı takımla BO5 modunda oyunlar oynuyoruz. Beğendiğimiz takımlar ya da başa baş gittiğimiz takımlarla sonra ki günler için tekrar anlaşıyoruz. Böyle böyle sürekli farklı haritalarda farklı şampiyonlarla beraber antrenman yapıyoruz. Şampiyonaya genel olarak böyle hazırlandık. Onun haricinde her gün için tuttuğum dosyalar var. Maç istatistiklerini tutuyorum. Kaptanlık haricinde, analiz ve koçlukta yaptığım söylenebilir. 3 günde bir antrenman maçlarımızdan önce 30 dakikalık küçük toplantılar yapıyoruz ve haftanın yorumlanmasını sağlıyoruz.
- Diğer takımlarla antrenman yapma fikrine nasıl bakıyorsunuz?
Diğer takımlarla antrenman yapma fikrine son derece sıcak bakıyorum ki, biz de öyle çalışıyoruz zaten. Hep birlikte toplanıp eğlence modunda ya da mücadeleci modunda oynamaktansa, hali hazırda bir süredir beraber oynayan bir takıma karşı oynamak bizim için çok daha iyi oluyor. SR ortalamalarına göre takımlar bulabiliyor olmamız çok daha iyi oluyor bizim için. “Takımca maksimum ne kadarlık bir takım yenebiliyoruz” sorusunun cevabı orada belli oluyor. Nerelerde eksiğiz ve nerelerde iyiyiz gibi diğer sorularıda yine diğer takımlarla antrenman yaparken cevaplıyoruz. Kurulduğumuz süreden beri diğer takımlarla antrenman yaparak çalışıyoruz.
- Doğal yollarla oluşması gereken bağın haricinde, organizasyon ve oyuncu ekipleri arasındaki iletişimi nasıl buluyorsunuz?
Organizasyon ve oyuncu ekipleri arasında iletişimi iyi buluyorum. Profesyonel manada herkes iletişimi son derece yüksek tutuyor. Ekibin yönetim kısmına organizasyon ile iletişime geçmelerini rica ettikten sonra en fazla 1 saat içerisinde bana yardımcı olacak bir cevapla dönüyor olmaları, organizasyon ve oyuncu ekibinin arasında ki iletişimin kuvvetli olduğunu gösteriyor. Aynı şey oyuncular içinde geçerli.
- Size göre yurt dışındaki takımlarla ülkemizdeki takımlar arasında fark var mı? Varsa kapatmak için ne yapılmalı?
Yurt dışındaki takımlarla ülkemizde takımlar arasında elbette farklar var. Aile yapılarının ve kafa yapılarının farklı olması bile etkileyebiliyor açıkcası. Fakat sahip olduğumuz Türk takımlar ve topluluklar Avrupa derecesinde son zamanlarda iyi başarılar sağlayabiliyor. Yinede kapanması gereken bir fark var ortada. Bunun için fazlasıyla antrenman yapmak gerekiyor. Oyuncuların birbiri ile arasında olan bağların kuvvetlenmesi, birlikte daha fazla vakit geçirmeleri , farklı şehirlerde yaşıyorlarsa eğer sık sık buluşmaları gerekmesi gibi bağların kuvvetlenmesi için gereken şeyler yapılmalı. Oyun içerisinde birbilerinin stillerine ayak uydurmaları içinde dediğim gibi fazlasıyla antrenman yapmaları gerekiyor.