Artık oyuna girsek iyi olur
Hazır buraya gelmişken eklenmesi gereken ufak bir bilgi daha var. Hesabınızı yarattığınız sırada ülke seçimi de yapabiliyorsunuz. Bu size istediğiniz zaman sadece o ülkedeki oyuncularla oynayabilmenizi sağlayan ufak bir özelliği açıyor. Kullanıp kullanmamak size kalmış. Ayrıca arkadaşlarınızın ve kulübünüzün de aktif oyunları size gösteriliyor. Kendimize bir takım buluyoruz ve oyuna başlamadan önce karakterimizi seçiyoruz. Assasin, Caster, Shooter, Fighter ve Defender olmak üzere 5 farklı sınıfta toplamda 30 karakter var. Bunun dışında da karakterleri ikiye ayıran bir diğer unsur da yetenek tipleri. Bunlar Mastery ve Strength isminde iki farklı sınıf. Mastery, karakterinizin yetenek tabanlı Strength de normal saldırı tabanlı olduğu anlamına gelmektedir. Ama bu onları illa bu çizgide kullanmanız gerektiği anlamına da gelmiyor.
Musashi ismindeki karakteri seçtim. Vagabond isminde okuduğum bir manganın ana karakteriydi. Kendisi Japon tarihinde hiç yenilgi yaşamamış bir samuraydır. Bakalım Arena of Fate’te nasıl işlenmiş. Musashi, Strength sınıfından bir karakter ve ona göre stat seçimlerimi belirlemeyi düşünüyorum. Ama mastery tarafına yönelirsem de bu sefer yeteneklerim daha fazla hasar verecek ve bu da mantıklı bir seçim olabilir.
Takım kuruldu ve arenaya adımımızı attık. Karşımıza ilk olarak rol belirleme penceresi geliyor. Burada seçebileceğimiz 7 tane rol bulunmakta.
Raider
Raider bize hem Strength hem de Mastery veren bir rol. Ayrıca düşman kulelerinin yakınında bulunduğumuzda daha hızlı hareket etmemizi ve daha fazla hasar vermemizi sağlıyor.
Breaker
Breaker tam olarak bir skorer rolü. Kulelere, Elemental’e ve Titan’a daha fazla vurmamızı sağlıyor. Kuleler 1 puan, Titan da 2 puan. Bunu unutmayın.
Laner
Laner minyonlardan daha fazla para kazanmamızı ve ölü kalma süremizi azaltan bir rol.
Keeper
Keeper kendi kulemizin yakınında bize savunma desteği sağlıyor. Kendi kulelerimizin yakınında olduğumuzda kule ve karakter savunmasını arttırıyor ayrıca düşmanlara daha fazla hasar vermenizi sağlıyor.
Roamer
Roamer savaşmadığımız zaman daha hızlı hareket etmemizi sağlıyor ve 10. dakikada beliren Shrine’ları daha hızlı ele geçirebiliyoruz.
Sweeper
Sweeper yeteneklerin bekleme süresini azaltıyor ve yaralı düşmanlara daha da fazla hasar vermemizi sağlıyor.
Sieger
Sieger kule altına girmek için birebir rol olarak gözüküyor. Canınız daha fazla oluyor ve düşman kulelerden daha az hasar alıyorsunuz.
Bu 7 rolden bana en uygununu seçtikten sonra sıra başlangıç statlarımı belirlemeye geliyor. Bunun için önüme 9 seçenek veriliyor ve 2 tanesini seçmem isteniyor. Seçtiğim role uygun olanları seçmek mantıklı olacaktır. Ancak farklı tercih yapmama da imkân verilmesi zorunluluğu ortadan kaldırıyor.
Kısa süren rol ve stat belirleme evresinden sonra oyun sonunda başlıyor. Açıkçası ilk dikkatimi çeken şey zemin ve sesler oldu. Kendimi gerçekten bir stadyumdaymış gibi hissettim. Zeminde resmen çim saha ve bölge çizgileri de var. Arkadan seyircilerin sesleri duyuluyor. Aldığınız skorlarla karakterinizin ismini bağırıyorlar. Oyunda gerçekten bir spor havası var.
Titan’ı 19. dakikada öldüren kırmızı takım maçı 9-8 den çevirerek 10-9’luk skorla stattan galip ayrıldı!
Oyunu da detaylı anlatmak isterdim ama henüz Türkiye dakika dakika e-spor yorumculuğuna alışkın değil sanırım. Zaten bu kısım bildiğimiz MOBA’lardan çok da farklı değil. Sadece karaktere alışılması ve her yeni seviyede gelen yükseltmeleri zaman kaybetmeden almak için biraz pratik yapmak gerekiyor.