e9 turnuvayı kazandı, hiçbir maç kaybetmedi ve hatta hiçbir Counter-Strike devresini dahi kaybetmemeyi başardı. En iyi Kuzey Amerika takımlarını yendiler ve İsveç’e şampiyon olarak döndüler. Bu hikayenin önemi, ve bu kadar detaylı olarak tekrar tekrar anlatılmasının sebebi, Potti’nin e9 kadrosundaki en iyi oyuncu olması ve Kuzey Amerika’nın en büyük LAN turnuvasını o noktaya kadar domine etmiş olması ve o tarihteki en iyi oyuncu olmasıdır. Potti efsanesi o zaman başladı ve dezavantajlı olarak 4v5 oynayan bir takıma kahramanca liderlik ederek Kuzey Amerika’nın en iyilerine karşı namağlup bir maç çıkarması, onun sonraki üç yıl içinde de defalarca kez tekrarlayacağı eşsiz oyunların bir anlamda habercisiydi.

 

Bir yıl sonra ilk Counter-Strike Dünya Şampiyonası yapıldı, en iyi Avrupa takımı olan NiP ile en iyi Kuzey Amerika takımı olan X3 önce üst kuralarda, sonra da nihayet finallerde karşı karşıya geldi. İşin ucunda Babbage’s turnuvasındakinin on katı olan bir 50.000$ para ödülü vardı ve oyunun ilk gerçek dünya şampiyonu unvanı da verilecekti. Kuzey Amerika’yı domine eden takımın Avrupa’yı domine eden takımla kafa kafaya gittiği bu baştan çıkarıcı hikayede hep unutulan bir detay ise, NiP kadrosunun o etkinlikte en iyi kombinasyondan uzak olmasıydı.

 

O sene Avrupa CPL’lerini arka arkaya kazanan NiP takımı, MAFIA’nın eski in-game lideri olan vesslan’ı ve eski GoL yıldızı ahl’yi 5. ve 6. spotları olarak sahaya çıkarırken beşinci oyuncuları olarak Norveçli XeqtR’ı tanıttılar, böylece 6 kişilik bir rotasyon sağlanmış oldu. NiP tarafında yaşanan bir diğer sıkıntı ise, o CPL turnuvasının ilk kez Maxrounds kuralları altında oynadıkları turnuva olmasıydı. Avrupa’da o zamana kadar oynadıkları tüm turnuvalarda geçerli olan kural CO ((Chargers Only – Bu kural setinde, her iki takım da her iki tarafta belirli bir süre oynuyor (genelde devre başına 20 dakika kadar) ve yalnızca terörist tarafında kazanılan roundlar sayılıyor)) idi. Yine de, bütün bu zorluklara rağmen sonuç aynıydı: Potti ve NiP turnuvadan birincilik ödülüyle ayrılarak  Counter-Strike’ın ilk dünya şampiyonları oldular.

 

En başarılı, en dominant ve en zengin

Bu ilk yıllar adeta devler çağıydı ve oyunlarda hüküm sürenler daha çok bireysel oyunculardı, zira oyunun eski zamanlarındaki mekanikler oyuncuların şu anki gibi bir takım olarak çalışarak maçın sonucuna etki etmelerinden ziyade tek başlarına dengeleri değiştirmelerine olanak sağlıyordu. CS 1.5 Haziran 2002’de çıkana kadar oyuncular hız kaybetmeden zincirleme zıplamalar yapabiliyor, yürüme tuşuna arka arkaya basarak ayak sesi çıkarmadan %75 civarı bir koşu hızında hareket edebiliyor, AWP’ye hiçbir gecikme olmadan hızlı geçiş yapabiliyor ve tüfeklerle daha tutarlı bir çizgide tarayabiliyorlardı.

 

Bu bireysel bazlı süre zarfında Potti Babbage’s CPL turnuvasını, dört European CPL’nin ikisini (diğer ikisinde ikinci ve dördüncü oldu), ve ilk Dünya Şampiyonası’nı kazandı. 1.5’in piyasaya çıkışından sonra yukarıda bahsettiğimiz değişikliklerin oyuna dahil edilmesine rağmen Potti üç American CPL turnuvası, bir WCG altın madalyası ve iki European CPL unvanı daha alarak tarihine başarılar eklemeye devam etti. Kariyeri boyunca Avrupa ve Amerika toplamında 15 CPL etkinliğine katılan Potti, hiçbirinde dördüncü sıradan aşağı düşmedi. Bu 15 CPL etkinliğinin dokuzunu kazandı ve 12 tanesinde final oynadı. Ayrıca WCG altın madalyası kazanmayı başaran tek İsveç takımında oynadı.

 

CPL’nin başlangıçta CS 1.6’yı almayarak etkinliklerini ESWC’ye paralel şekilde düzenleme yolunda verdikleri ve Fransız etkinliğinin bu şekilde dünya şampiyonası statüsüne eriştiği hatalı 2005 yılı kararına dek, American CPL etkinlikleri Counter-Strike’ın tartışmasız dünya şampiyonalarıydı. WCG daha ziyade bir gösteri gibiydi ve onu kazanmanın tadı başkaydı, bunun sebebi etkinliğin Güney Kore’nin egzotik bölgelerinde düzenlenmesinden ziyade o turnuvanın sonucu ne olursa olsun  hiçbir turnuvanın da CPL Yaz/Kış turnuvalarını kazanmak kadar önemli olmamasıydı. Bu etkinlikler 6 aylık bir sürenin turnuva sezonlarında yaşanan sıkıntıları giderebilecek ilaç gibiydi.

 

Potti’nin rekabet ettiği bu dünya şampiyonası seviyesinde olan etkinliklerden ilk olarak CPL Winter 2001’i ve son olarak CPL Winter 2005’i alması sonucunda, kariyerinde katıldığı yedi adet dünya şampiyonası seviyesindeki American CPL’nin dört tanesini aldığını görebiliyoruz, CPL Winter 2004’e SK kontrat sorunları nedeniyle katılamamıştı.

 

Kariyeri boyunca Potti inanılmaz bir şekilde $387,000’in üzerinde para ödülü kazanmayı başardı. Aktif olduğu zaman aralığı boyunca (2000-2005) hiç kimsenin kazandığı para ödülü bunun yanına bile yaklaşamadı, tabii ki uzun süre aynı takımda oynadığı arkadaşı HeatoN hariç. Kıyaslamak açısından, Ksharp’ın aynı zaman aralığında toplam $147,000 ödül kazandığını düşündüğümüzde aradaki farkı daha iyi görebiliriz.

 

Kariyeri henüz 2006 gibi çok erken bir tarihte bittiğinde, Potti oyunun en büyük oyuncusu idi, ama HLTV izleyen geniş kitlenin çok büyük bir çoğunluğu bu oyunun şampiyonları arasında onun tek dominant güç olduğundan habersizdi.